RSS

Para Ver Gen Haritanı Al

Önümüzdeki yıllarda herkes, belli bir ücret karşılığında DNA yapısını öğrenebilecek.
Amerikan firması Life Technologies Corp.’a ait Ion Torrent firması, büyük hastanelerin satın alabileceği bir fiyata (100-150 bin dolar) piyasaya sürmeyi planladığı ‘Gen haritası okuyucusu’nu üretmeye çok yaklaştı. Sağlık sektörü açısından devrim niteliğinde olduğu öne sürülen cihaz, kişinin tüm gen haritasını, bir test sayesinde çıkartabiliyor.
Projenin sahipleri, bu cihazı edinecek hastanelerin, yaklaşık bin dolar karşılığında isteyen hastaya gen haritasını verebileceğini duyurdu. Ion Proton Sequencer adı verilen aletin kullanılmaya başlanması ve yaygınlaşmasıyla, devletlerin, ulusal gen haritası çıkarma hayâline de bir adım daha yaklaşabileceği belirtiliyor.
 

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Üzüntü Ve Sıkıntı Bel Ağrıtır

Bel ve boyun ağrısı çekenlerin sadece fiziksel değil ruhsal açıdan da muayene edilmesi gerektiğini belirten Uzman Fizyoterapist Ezgi Akgün, "İnsanlar üzgün olduğu zamanlarda, boyunlarını bükerek veya başlarını aşağı eğerek yürür.Bu yürüyüş tarzı boyna daha fazla yük binmesine neden olur" dedi. Akgün; şu önerilerde bulundu: "Eklemleri sürekli aynı pozisyonda tutmak vücudu zorlar. Bir eşyayı kaldırırken dizlerinizden güç almanız gerekir. Bel ağrısı çekenler, yatarken dizlerinin altına bir yastık koyarak rahatlayabilir."

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Masabaşında Çalışıyorsanız Bu Egzersizleri Yapın

Saatlerce bilgisayar başında çalışmak, vücut yapısına uygun olmayan koltuklarda oturmak, ağır yük taşımak, yanlış pozisyonda eğilme, kaldırma ya da çekme gibi fiziksel güç gerektiren işlerde çalışmak, bel, boyun, sırt ve omuz ağrılarına yol açıyor.
Medicana International Ankara Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. İsmail Özturan, yaptığı açıklamada, yoğun iş temposuna bağlı ofis ve işyeri ağrılarının yaşam kalitesini bozduğunu söyledi.

Ergonomi teriminin Yunanca iş anlamına gelen “ergos” ve yasa anlamına gelen “nomos” sözcüklerinden oluştuğunu ifade eden Özturan, genel anlamda yaşamın insana uydurulmasını hedefleyen ve insan kullanımına yönelik tasarım, çalışma ve yaşama koşullarının en uygun hale getirilmesini amaçlayan uygulamaların bütünü olduğunu belirtti.

Özturan, geçmişte işe bağlı kas iskelet hastalıklarının ağır fiziksel aktivite ile çalışanlarda görüldüğü düşünülürken, günümüzde bilgisayar kullanıcılarının da işe bağlı kas iskelet hastalıkları için yüksek risk altında olduğunun kabul edildiğini ifade etti.

Bilgisayar kullanıcılarında işe bağlı kas iskelet hastalıklarının, en sık boyun ve üst ekstremitelerde daha az sıklıkta ise sırt ve belde görüldüğünü anlatan Özturan, bu rahatsızlıkların çalışma hayatında iş verimi, maliyet ve çalışanların yaşam kaliteleri üzerinde oldukça önemli etkiler yarattığını dile getirdi.

Üst ekstremit hastalıklarının boyun ve omuz ağrıları olduğunu belirten Özturan, kişinin işini yaparken aldığı kötü postür veya fiziksel pozisyonun, çalışırken harcadığı kuvvetin, tekrarlayıcı hareketlerin ve soğuğa maruz kalma gibi durumların boyun ağrıları için ergonomik risk faktörleri olduğunu söyledi.

Kaldırma itme gibi hareketleri yapanlarda bel ağrısı riski 3 kat fazla

Özturan, karpal tünel sendromunda (KTS), tipik olarak elin ilk 3 parmağında olan özellikle gece artan yanıcı ağrı, hassasiyet, uyuşukluk ve karıncalanmanın söz konusu olduğunu ifade etti.

Elde sıkı yumruk yapma hareketi sırasında el bileğinin küçük parmak yönüne kaydırılması ile ağrı oluşabildiğini de belirten Özturan, “Kolaylıkla kıvrılan parmakların açılırken zorlanma ve sonrasında ses çıkararak açılması ile karakterize olan 'tetik parmak' durumu olabilir. Tenisçi dirseği halinde de dirsek, dış yüzünde ağrı ile kendini belli eder. Torasik çıkış sendromu diye isimlendirilen durumda özellikle kolun iç yanına ağrı ve uyuşukluk yayılır” diye konuştu.

Özturan, kaldırma, indirme, itme, çekme, taşıma, tutma gibi kombine hareketleri yapan işçilerin, diğer işlerde çalışanlara oranla 3 kat daha fazla bel ağrısına yakalandıklarının tespit edildiğini kaydetti.

Oturarak çalışanlar 45 dakikada bir 5 dakika dolaşmalı

Basit bazı ergonomik kuralları bildiren Özturan'ın verdiği bilgiye göre, ayakta dururken mümkün olduğunca sabit pozisyonda kıpırdanmadan durulmaması, sırayla ayaklara ağırlık aktararak pozisyon değiştirilmeli. Sabit durulacaksa sırtın düz olması, aşırı çukurlaştırmamasına dikkat edilmeli. Eğer uzun süre ayakta durmayı gerektiren bir aktivite yapılacaksa, bir basamağa sıra ile ayaklar kaldırılarak ağırlık aktarımı yapılmalı.

Oturma durumunda sırt arkaya tam olarak yapıştırılmalı. Bele küçük bir yastık konulabilir ve dik oturulmalı. Dizlerden birinin veya ikisinin kalçadan yukarıda olmasına dikkat edilmeli. Kol destekli iskemleler tercih edilmeli.

Masada oturma pozisyonunda iskemle kişinin omurga yapısına, boy ve kilosuna uygun olmalı. İskemlenin yüksekliği ayarlanabilir olmalı, oturulduğunda ayaklar yerde iken uyluklar yere paralel olacak şekilde yüksekliği ayarlanmalı. Sert kenarlıklı iskemleler uyluklardaki kan dolaşımını bozabileceğinden yumuşak kenarlıklı iskemle seçilmeli. Zeminde kolay yer değiştirmesi amacıyla iskemle tekerlekli olmalı; iskemlenin bel desteği yoksa küçük bir yastık veya havlu rulosu kullanılmalı. Bükülmeyi önleyici iş yeri düzenlemesi yapılmalı.

Bilgisayar monitörünün yeri göz seviyesinde ya da hafif aşağısında olmalı. Klavyenin yeri dirsek seviyesinde olmalı, ön kol ve bilekler yere paralel, doğru düzlemde olmalı. Masaya yakın oturulmalı. Öne doğru eğilmeyi önlemek için masa 15 derece eğimli olmalı. Daktilo, bilgisayar gibi araçlar kullanılıyorsa cihaz yaklaştırılmalı. Uzun süre oturulmamalı. Yaklaşık 45 dakikalık sürekli oturmadan sonra kalkıp 5 dakika kadar dolaşılmalı. Araba kullanırken de düzenli aralar verilmeli. Direksiyona yakın, sırt koltuğa tam temas edecek şekilde dik oturulmalı. Yol vibrasyonunu absorbe edebilmek için eldiven giyilmeli.

Yatma pozisyonunda sunta veya tahta üzerine konmuş orta sertlikteki şiltelerde yatılmalı. En uygun yatış pozisyonu omurganın doğal eğriliklerini destekleyen, aynı zamanda omurgayı olabildiğince düz tutan biçim olduğu unutulmamalı. Sırtüstü yatılırsa kalça ve dizler kırılmalı.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

2012'nin Diyet Formülleri Belli Oldu

Sağlıklı beslenme ve dünyadaki zayıflama trendlerini takip etmek her geçen gün zorlaşıyor. Her sene yeni diyet şekilleri ön plana çıkıyor. Bunlardan bilimsel olanlarla olmayanları birbirinden ayırmanın ise oldukça önemli olduğunu vurgulayan Beslenme ve Diyet
Uzmanı Ferin Batman, 2012 yılında öne çıkan favori diyetleri ve bilmeniz gereken doğru beslenme şekillerini anlattı.

Buğday unu, süt ve süt ürünleri azaltılacak

Bu yıl dünyadaki en baskın trend; buğday unu, süt ve süt ürünlerinin günlük beslenmede oldukça azaltılması, hatta tamamen kaldırılması olacak gibi görünüyor. Son yıllarda takipçi sayısını artıran bu trend özellikle yurt dışındaki diyetisyenler ve sağlıklı beslenme meraklıları arasında olduğu gibi ülkemizde de yükselişe geçecek gibi görünüyor. Dengeli beslenmenin önemi artık herkes tarafından bilinirken bu eğilime kapılmamalı. Ama duyarlılık, gıda intoleransı testlerine göre bu tip katı diyetleri uygulamakta da bir zarar gözükmüyor.

Hayvansal proteinler “out”, bitkisel proteinler “in”

Özellikle yüksek protein kullanan sporcular ve kas kütlesini artırmak isteyenlerin vazgeçilmezi olan protein tozu içecekleri, geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da çok popüler. Her zaman da olacak gibi görünüyor. Bu senenin yükselen trendi ise hayvansal kaynaklı proteinlerle bitkisel kaynaklı olanların yer değiştirmesi.

Katkısız doğal ürünler tercih edilecek

Doğadan gelen sağlık, katkısız doğal ürünler bu sene daha da önem kazanıyor. Kazanılan bütün bilgileri bir araya getirip çok yönlü doğru beslenmeyi hayata geçirme zamanı. Sentetik katkı maddelerinin sağlığı bozduğunu bütün araştırmalar gösteriyor. Hangi besinlerde katkı maddeleri olduğunu öğrenmek ve bunlardan kaçınmak, aspartam, mısır şerbeti şurubu vb. zararlı olduğu saptananları günlük diyetten kaldırmak gerekiyor.

Bol bol sebze tüketilecek

Daha sebze bazlı diyetlerin hızlıca diğerlerinin yerini alması bir başka trend. Araştırmalar sebze ve yeşillik tüketimi arttıkça hastalıklara yakalanma riskinin düştüğünü gösteriyor. Buna bağlı olarak da sebze ve yeşillik tüketimi artacak gibi görünüyor.

Geleneksel kahvaltı alışkanlıkları değişecek

Son trend ise kişilerin geleneksel kahvaltı alışkanlıklarını değiştirip daha yüksek karbonhidrat ve tahıllar içeren kahvaltılara tüketmeye başlamaları. Buna beslenme dünyasında “ kahvaltı olarak tatlı yemek” deniyor. Lifli kahvaltı gevrekleri, simit, poğaça, kurabiye, mafın, meyveli yoğurtlar ve aromalı bol sütlü kahveler, kahvaltı öğününde daha çok tercih edilir hale geliyor. Önerilen yüksek karbonhidratları tam tahıllı olanlardan seçmek, yanında peynir, süt, yoğurt gibi proteinlere de yer vererek kan şekerini dengelemek.

İnsanlar artık proteini daha sağlıklı kaynaklardan almak, posa, lif, sebze tüketimlerini artırmak için çaba gösteriyorlar. Sabah kahvaltılarına taze otlar, baharatlar eklemek, sebzeleri artırmak, sebze suları içmek sağlığına önem verenler tarafından artık daha sık tercih ediliyor.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Hastalıktan Kurtulmak İçin Ne Yapılması Gerekir?

Kış ayları sürerken, soğuk algınlığı ve grip gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarında da artış görülüyor. Hastalıktan korunmak için uzmanlar içeriğinde bol miktarda C vitamini olan portakal suyunun içilmesini öneriyor.Havaların soğumasıyla birlikte vücut direnci azalan kişilerde gribal enfeksiyonlarda önemli bir artış gözleniyor. Uzmanlar, soğuk kış günlerinde vücudun direncini artırmak için içeriğinde bol miktarda vitamin olan meyve sularının tüketilmesini öneriyor. Özellikle C vitamininin bağışıklık sistemi üzerinde önemli bir etkisi olduğunu ifade eden uzmanlar portakal suyunun sofralardan eksik edilmemesini tavsiye ediyor.
Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, vücutta yapımı mümkün olmayan ve dışarıdan alınan besinlerle vücuda giren C vitamininin azalmasıyla özellikle gribal hastalıklara davetiye çıkarıldığını belirtti. Soğuklarla birlikte azalan enerjinin ve sürekli yorgunluk yaratan etkenlerin ortadan kaldırılması için C vitamini içeren ürünlerin tüketilmesi gerektiğini vurgulayan İnanç, portakal suyunun bolca tüketilmesi halinde kişinin hastalıktan korunacağını söyledi.

Yetişkin bir insanın günlük ortalama 60 mg civarında C vitaminine ihtiyacı olmakla birlikte, bir bardak portakal suyu günlük C vitamini ihtiyacını karşılamaya yetiyor. Ayrıca portakal suyunda bulunan flavonoidlerin kanser hücrelerinin gelişimini engellediği, kılcal damarları beslediği, antialerjik ve antimikrobik olduğu biliniyor. Portakalda bulunan flavonoidlerin bir türü olan naringin ise vücuda alınan gıdaların yağ yakımını sağlıyor. Portakalda bulunan petkin ise bağırsak faaliyetlerinin düzenlenmesine kan şekerinin düzenlenmesine ve kolesterolün düşürülmesine yardımcı oluyor.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Cildinizi Böğürtlenle Güzelleştirin

Güzellik iksirini aramaya gerek yok. Aslında hepsi doğada var. Böğürtlen de bunlardan biri. Cilde taze, parlak ve sağlık bir görüntü kazandırıyor.
Dünyada hiçbir bitki sebepsiz yaratılmamıştır. Özellikle son senelerde bitkilerin ve meyvelerin ne kadar yararlı olduğu konusunda bilgiler çoğalmaya başladı. Böğürtlen de bu yararlı meyvelerden sadece bir tanesidir. Meyvesi cildinizi tazeleyip güzelleştirirken, çiçekleri nemlendiriyor, yaprakları ise bazı cilt yaralarına şifa oluyor.

Özünde sahip olduğu organik asitler, vitaminler ve minareller ile cildinizi besleyip, kanınızı temizleyerek cildinizi daha parlak bir görüntüye kavuşturuyor. Yaprağından elde edilen çay ile ciltteki bir takım yaralar ortadan kaldırılıyor. Bunun dışında yine yapraklarından elde edilen lapa şeklinde bir karışım yaraların üzerine sürülerek iyileşme sağlanıyor. Yaşlanmayı önleyici etkisi kanıtlanmış. Tam bir anti-oksidan böğürtlen meyvesi. Ayrıca çiçeklerinden elde edilen losyonlar cilde nem kazandırarak kuruluğu önlüyor.Sağlık ve yaşam

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Her Yaşın Sporu Tempolu Yürüyüş

Yürüdükçe beyin mutluluk hormonu (endorfin) salgılar, kaslar güçlenir ve diyabet hastalığının gelişi ötelenebilir
 Çabuk yorulmanın en önemli nedenlerinden birinin kalp, akciğer ve kasların kondisyonunun düşüklüğü olduğuna dikkat çeken Bayındır Hastanesi İçerenköy Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Timur Timurkaynak,” İki adımda nefes nefese kalıyorsanız hareketsiz yaşıyorsunuz demektir. Yürüyün kondisyonunuz artsın, yürüyün çünkü her yaşın, her hastalığın, her yerin
sporu yürüyüştür” dedi.
Kalp hastalığı, kilo problemleri, şeker hastalığı, kolesterol hastası ya da sağlıklı bir birey olarak, sadece kalp sağlığı için değil, tüm vücudun sağlığı için her gün yarım saatlik tempolu yürüyüşler yapılmalıdır. Sağlıklı bir yaşam için eve gelirken, işe giderken bir durak önce inilebilir ve asansör kullanımı yerine merdivenler tercih edilebilir.

Yarışmaya katılacak bir sporcu ya da salon sporları yapacak bir birey, sportif faaliyetlere başlamadan önce mutlaka doktor kontrolünden geçmelidir. Çünkü doktor kontrolleriyle kalbin dayanıklılığı ve spora hazır olup olmadığı kontrol edilir. Ayrıca uzun süre ara verildikten sonra birden bire spora başlamak uzun süredir spor yapmamış kalbi riske atmak demektir.

Doktor kontrolü ile tansiyon ve kalp seslerinin düzenli olup olmadığına, kan tetkikleri ile şeker ve kolesterol düzeylerinin uygunluğuna, EKG ile kalp ritimde bir sorun olup olmadığına, Efor testi ile kalp damarlarında bir sorun olup olmadığına ve Eko ile kalp kapaklarında ve kasılmasında bir sorun olup olmadığına bakılır.

Bu kontrollerden sonra güvenle spor yapılabilir. Her yaşın sporu ayrıdır. 40 yaşını geçenler kalp sağlığı için yarışmacı sporlardan kaçınmalı, halı sahada futbol oynama işini gençlere bırakmalıdır. Bu yaşlardan sonra yapılan ağırlık çalışmaları da kalbi zorlar. Her yaşın en uygun sporu tempolu yürüyüştür. Fakat çok sıcak ve çok soğuk havalarda yürüyüşlere ara verin. Açken ve yemeklerden hemen sonra yürüyüş yapmayın. Yürüyüş için en ideal zaman yemek ya da kahvaltıdan 1-1,5 saat sonrasıdır.

Yürürken göğüs ağrısı oluşmayan kalp damarlarına stent takılmış ya da bypass olmuş kalp hastaları da yürüyebilir. Bu hastalar düzenli olarak doktor kontrolünden geçtikleri için, yürüyüş onların yaşam tarzlarının olmazsa olmazlarından olmalıdır. Yürüdükçe kalp kası güçlenir, damarlar daha iyi kan pompalayarak tıkalı damarlara da destek vermeye başlarlar. Yürüdükçe beyin mutluluk hormonu endorfin salgılar ve belli bir süre sonra yürümenin müptelası, bağımlısı olunur. Herhangi bir nedenden yürüyemediğinde artık kişi kendini mutsuz hissetmeye başlar. Yürümekle kaslar güçlenir, göbek erir, kolesterol düşer, kilo sorununun ortadan kalkması kolaylaşır ve diyabet hastalığının gelişi ötelenir.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

4.5 milyon kişi prim ödemeye başlayacak

4.5 milyon kişi prim ödemeye başlayacak, gelir testi kayıtdışı ekonomiye de ilaç olacak
Yeni sağlık düzenlemesiyle uygulamaya konulan gelir testinin kayıt dışı ekonomiyle savaşta önemli bir silah olacağını söyleyen Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Kılıç, 'Ödenecek primler sürdürülebilirliği sağlayacak. Maliye Bakanı'nın verdiği bilgiye göre yeşil kartlıların yarısı prim usulüne geçecek' dedi

Herhangi bir sosyal güvencesi olmayan vatandaşları sosyal güvenlik şemsiyesi altında toplayacak olan Genel Sağlık Sigortası (GSS) uygulamasının yılbaşı itibari ile yürürlüğe girdi. Hiçbir sağlık güvencesinden faydalanmayan 1 milyon 700 binin üzerinde yurttaşa sağlık güvencesi sağlayacak uygulamayı, Gazi Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Kılıç AKŞAM'a değerlendirdi. Prof. Kılıç, vatandaşların ödeyeceği prim miktarını belirleyecek olan 'gelir testi'nin objektif ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde yapılması gerektiğini belirterek, 'Aksi halde yeşil kart uygulamasındaki olumsuzluklar yaşanabilir' uyarısında bulundu. Kişilere uygulanacak gelir testlerinin kayıt dışılıkla mücadelede de önemli olacağını vurgulayan Prof. Kılıç, şunları aktardı:

Toplam istihdamın %43'ü kayıtdışı
TÜRKİYE'de son verilere göre kayıt dışı istihdam, toplam istihdamın yüzde 43'ünü oluşturuyor. Bu çok ciddi bir rakam. GSS kapsamında uygulanacak gelir testi sonucu elde edilecek veriler, kayıt dışı istihdam ile mücadelede de kullanılabilir.

9.1 milyon yeşil kartlı var
HALEN yeşil kartlı olan 9 milyon 100 bin civarında vatandaş var. GSS uygulamasıyla, sosyal güvencesi olmayan kişilerin, gelir düzeyine göre prim ödeyerek, sağlık güvencesine kavuşturulması hedefleniyor. Uygulama başarılı biçimde hayata geçerse, hem devlet gelir elde etmiş olacak hem de sosyal adaletsizliğin önüne geçilmiş olacak. Yeşil Kart'a ilişkin spekülasyonlar da ortadan kalmış olacak. Sistemde Aile ve sosyal Politikalar Bakanlığı, TÜBİTAK ve SGK tarafından oluşturulan sistem ile kişilere gelir testi uygulanacak. 13 kurumdan 28 farklı sorgulama yapılacak. Bunlar arasında tapu ve vergi kayıtları, kredi kartları gibi veriler yer alıyor.

GELİR TESTİ OBJEKTİF VE ADİL YAPILMALI
KİŞİNİN ne kadar prim ödeyeceğine ilişkin olarak gerçekleştirilecek gelir testinin objektifliği ve şüphe götürmezliği çok önemli. Söz konusu gelir testleri objektif, adil ve tek elden yürütülürse, GSS olumlu sonuçlar doğurur. Aksi halde yeşil kart uygulamasında karşılaştığımız olumsuzluklar tekrarlanabilir. Ay sonuna kadar başvuru ve gelir testini yaptırmayanlar, asgari ücretin iki katından fazla gelir sahibi oldukları varsayılacak ve 200 TL'nin üzerinde gelir ödemeleri gerekecek.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK AÇISINDAN ÖNEMLİ
BU uygulama prim ödeme mantığına dayandığı için, ilk bakışta 'Sağlık hizmetleri paralı hale geliyor' tartışmalarına yol açtı. Türkiye'deki sağlık harcamaları son 10 yılda 7-8 kat artış gösterdi. GSS uygulaması, hükümetin 'ücretsiz sağlık hizmeti' uygulaması ile tezat oluşturmuyor. Çünkü buradan elde edilecek gelir, sağlık hizmetlerin daha rasyonel ve ulaşılabilir olmasını sağlayabilecek. Devletin de sağlık harcamalarını finanse edebilmenin yollarını araması gerekiyor. Bu liberal bir yaklaşım olabilir ama finansman tamamen bütçeye bırakılırsa hizmetler yetersiz kalabilir.

4 MİLYARIN ÜZERİNDE GELİR
9 MİLYON 100 bin yeşil kartlı vatandaşımızın da büyük kısmı, gelir testi sonucunda prim ödeyerek sağlık güvencesinden faydalanmaya başlayacak. Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek'in açıklamalarına göre bu uygulama ile yaklaşık 4 milyar TL gelir elde edilmesi bekleniyor. Net bir rakam vermek mümkün değil, ama bu rakamlara göre, yeşil kartlıların yarısının prim usulüne geçeceği tahmin ediliyor.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Sağlıkta Zorunlu Prim Kafaları Karıştırdı

Sosyal güvenlikte genel sağlık sigortasının (GSS) 1 Ocak itibariyle zorunlu hale getirilmesi uygulamada birçok soru işaretini beraberinde getirdiği gibi uygulamanın nasıl olacağı konusundaki tereddütler okurları endişelendiriyor.
Öncelikle kısmi süreli part-time veya çağrı üzerine çalışanlar ile ev hizmetlerinde ay içerisinde 30 günden az çalışan sigortalıların 1/1/2012 tarihinden itibaren eksik günlerine ait genel sağlık sigortası primlerinin 30 güne tamamlamaları gerektiğini belirtmeliyiz.

Eşinden, anne-babasından veya çocuğundan sağlık yardımı alan hak sahipleri genel sağlık sigortası primi ödemeyecek. Örneğin, SSK’lı eşinden dolayı sağlık yardımı alan ev hanımı Ayşe hanım, herhangi bir prim ödemeden yine sağlıktan zararlanmaya devam edecek. Aynı şekilde babasından sağlık yardımı alan üniversite öğrencisi 23 yaşındaki Ahmet Bey de prim ödemeden sağlık yardımı alabilecek.

Yine emekli olup sosyal güvenlik destek primi ödeyerek part-time işçi olarak çalışan emekli Hasan Bey de, bir kaç işyerinde part-time çalışıp 30 gün GSS primi ödeyen Mehmet Bey de prim ödemeden sağlıktan yararlanacak.

Gelir tespitinde aile olarak, aynı hanede yaşayan MERNİS kayıtlarında yer alan eş, yaşlarına bakılmaksızın evli olmayan çocuk ve genel sağlık sigortalısı olarak tescil edilecek kişinin ana ve babası esas alınacak. Ancak, aynı hanede yaşamayan ve öğrenim nedeniyle başka bir hanede yaşayan evli olmayan çocuklardan 25 yaşını doldurmayanlar gelir tespitinde aile içinde değerlendirilecek. Üniversite öğrenimi veya başka nedenlerle başka ilde bulunan ve part-time çalışan kişilerin tescil işlemlerinin hangi ildeki sosyal yardımlaşma vakfınca yapılacağı sorun olacaktır.

1 Ocak-30 Haziran 2012 dönemi için aylık GSS primi, aile içindeki gelirin kişi başına düşen aylık tutarına göre;

1) Asgari ücretin üçte birinin (295.50 TL) altında ise GSS primleri devlet ödeyecek,

2)Asgari ücretin üçte biri (295.50 TL) ile asgari ücret arasında 295.50 x%12 = 35.46 TL,

3) Asgari ücret (886.50 TL) ile iki katı arasında ise 886.50x%12=106.38 TL,

4) Asgari ücretin iki katından (1.773 TL) daha fazla ise, 1.674 x%12 =212.76 TL,

olacak. primler ödenmez ise sağlık yardımı verilmeyecektir. Kısmi süreli part-time veya çağrı üzerine çalışan sigortalıların Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na müracaat ederek gelir testini 31 Ocak’a kadar yaptırması gerekecek. 2022 sayılı Kanun hükümlerine göre aylık alan kişiler, 1/1/2012 tarihi itibariyle genel sağlık sigortalısı olarak tescil edilecek.
Resul KURT

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Sistemde Kesinti Var Duyurusu

Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü tarafından Sistem kesintisi ile ilgili duyuru yayımlanmıştır;



TÜM SAĞLIK HİZMET SUNUCULARININ DİKKATİNE!



Sosyal Güvenlik Kurumu Hizmet Sunumu Genel Müdürlüğümüz bünyesinde bulunan Kurumsal Ana Sunucu işletim sisteminin versiyon yükseltme işlemi yapılacağından, 07-08/01/2012 Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan gece 00.01’de sistem kapatılacaktır. Söz konusu işlem yaklaşık üç (3) saat sürecektir. MEDULA Uygulamalarının (MEDULA Hastane, MEDULA Eczane ve MEDULA Optik) hizmet veremeyeceği ve sağlık hizmet sunucularınca belirtilen tarihlerde Sağlık Uygulama Tebliği'nin “MEDULA sisteminden kaynaklanan nedenlerle provizyon alınamaması” başlıklı 3.1.3.B maddesine göre işlem yapılması gerekmektedir.



Sağlık Uygulama Tebliği’nin 3.1.3.B maddesinde; “(1) Kurum Hizmet Sunumu Genel Müdürlüğü yetkililerince imzalanacak bir tutanak ile tevsik edilmesi kaydıyla MEDULA sisteminden kaynaklanan arıza nedeniyle hasta takip numarasının alınamadığı süre zarfında Kurum sağlık yardımlarından yararlanma hakkının olduğunu yazılı olarak beyan etmek veya belgelemek suretiyle müracaat eden kişilerin sağlık hizmetleri Kurumca karşılanır. Daha sonra yapılan sorgulama sonucu bu kişilerin müstahak olmadığının tespit edilmesi halinde, tedaviye ait fatura bedeli ilgili sağlık kurumuna/ kuruluşuna ödenerek gerekli yasal işlemler Kurumca yürütülür.” hükmü yer almaktadır. Ayrıca yine Sağlık Uygulama Tebliği’nin 9.2.1 inci maddesinde “...Ayrıca kurumdan kaynaklanan sebeplerden dolayı elektronik ortamda kuruma fatura edilemeyen sağlık hizmet bedellerinin manüel olarak fatura edilebileceği” belirtilmiştir.



Bu bağlamda yukarıda belirtilen tarihlerde genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü bulundukları kişilere sağlık hizmeti sunucularınca (Hastane, Eczane, Optik) sağlık hizmetlerinin kesintisiz sunulması gerekmektedir. Sunulan sağlık hizmetlerine ait tedavi bedellerinin öncelikle sistem çalışır hale geldikten sonra MEDULA sistemi üzerinden gönderilmesi, ancak bunun çeşitli nedenlerle mümkün olmaması halinde Sağlık Uygulama Tebliği’nin “Sağlık Kurum ve Kuruluşları Faturalarının Düzenlenmesi” başlıklı 9.2.1 inci maddesine göre manüel olarak fatura edilebilecektir.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Sağlıkta yeni dönem neler getiriyor?

Sosyal güvenlikte bir kaç yıl önce yapılan düzenlemeler sonrası, özel sağlık kuruluşlarından vatandaşların hizmet almasının önü açılmıştı.

Ancak SGK ile sözleşmeli; vakıf üniversiteleri ile özel sağlık kurum ve kuruluşları SUT üzerinden fatura edilen malzeme ve ilaçlar ile SUT dışında fatura edilebilecek malzeme ve ilaçlar hariç olmak üzere tamamı üzerinden, Kurumca belirlenen oranı geçmemek üzere kişilerden ilave ücret alabileceği düzenlendi.

Buna göre de sağlık kuruluşları yüzde 30 ila yüzde 70 arasında fark isteyebiliyor. Özellikle Özel sağlık kurumları, ilave ücret oranlarını gösteren tabelayı vatandaşların görebileceği bir yere asmak ve kişileri ilave ücret konusunda bilgilendirmek zorunda. Vatandaş alınacak fark tutarı konusunda önceden bilgilendirilecek. Herkes sağlık hizmetini alırken ne kadar fark ödeyeceğini bilecek. İlave ücret alınmayacak sağlık hizmetlerinde faaliyet gösterilmesi halinde, ilave ücret alınmadığını 50x50 cm’den küçük olmamak kaydıyla asacağı bir tabela ile duyurulması zorunlu olacak.

Kurallara uymayan hastaneler yüklü miktarlarda cezalar uygulanacak. Eskiden aylık 75 bin TL olan ceza üst sınırı kaldırılarak son üç aylık ortalamasının yüzde 25’ine kadar ceza uygulanabilecek.

2012 yılı sözleşmesi ile özel sağlık kuruluşlarında görev yapan doktorlar en fazla saatte 6 ve günde de 60 hastayı muayene edebilecek.

Yine, sözleşme yapılan branştaki tüm doktorlar dikkate alınarak sağlık hizmeti verilecek. Önceden bazı doktorlar SGK’lı hastalara bakmazken artık sözleşme yapılan branşta SGK’lı hastalar tüm doktorlardan hizmet alabilecek.
Ek ücret alınmayacak sağlık hizmetleri

1- Acil haller nedeniyle sunulan sağlık hizmetleri,

2- Yoğun bakım hizmetleri,

3- Yanık tedavisi hizmetleri,

4- Kanser tedavisi (radyoterapi, kemoterapi, radyo izotop tedavileri),

5- Yenidoğana verilen sağlık hizmetleri,

6- Organ, doku ve kök hücre nakilleri,

7- Doğumsal anomaliler için yapılan cerrahi işlemlere yönelik sağlık hizmetleri,

8- Diyaliz tedavileri,

9- Kardiyovasküler cerrahi işlemleri için,

Otelcilik hizmetleri dahil olmak üzere herhangi bir ilave ücret alınamaz.

Böylece özellikle yüksek maliyetli hastalıklarda yaşanan mağduriyetler giderilerek, fark ücret ödenmeden sağlık yardımı alınabilecek.
Simsarlık yapılamayacak
Özel hastaneler, Sağlık Bakanlığından izin alınmak suretiyle gerçekleştirilecek kampanya ya da tarama kapsamında check-up, tetkik, tahlil ya da tedavileri yapılan kimselerin isimleri ve T.C. kimlik numaraları liste halinde ve/veya elektronik ortamda; kampanya başlangıç ve bitiş tarihleri ile birlikte kampanya ya da taramanın devam ettiği her ayı takip eden ayın 15’ine kadar SGK’na bildirecek.

Özel hastaneler, ilgili mevzuata aykırı yersiz talep oluşturacak reklam ve tanıtım veya mevzuata aykırı yersiz talep oluşturacak kampanya ya da tarama yapamayacak.

Yine, simsar ve benzeri yönlendirici personel bulunduramaz ve yönlendirmede bulunamayacak.

2012 yılı Ocak ayı başından geçerli olacak sözleşme hükümleri ile hem vatandaşın daha uygun hizmet alması sağlanacak, hem de sosyal güvenlik kurumu sağlık hizmetlerini kayıt altına alacak. Umarız sağlıkta yeni dönem vatandaşların memnuniyetini artırır. Sağlık ve Yaşam Hakkında Herşey Burada

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Obezite Çoğalıyor.

DSÖ'nün resmi internet sitesinde yer alan rapor ve istatistik bilgilere göre, 20 yaş ve üzerinde en az 1,5 milyar kişi kilo problemi yaşıyor, obeziteyle ve beraberinde getirdiği sağlık sorunlarıyla mücadele ediyor.
Beraberinde getirdiği sağlık sorunları nedeniyle “obezite ile mücadele” konusunu yeni bin yılın öncelikli mücadele alanlarına dahil eden Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) verileri, 1980'den bu yana kilolu ve obez bireylerin oranının iki katına yükseldiğini, obezitenin ölüm nedenleri listesinde ön sıralara yükseldiğini ortaya koyuyor.

DSÖ'nün resmi internet sitesinde yer alan rapor ve istatistik bilgilere göre, 20 yaş ve üzerinde en az 1,5 milyar kişi kilo problemi yaşıyor, obeziteyle ve beraberinde getirdiği sağlık sorunlarıyla mücadele ediyor.

Veriler, her yıl en az 2,8 milyon kişinin şişmanlık nedeniyle hayatını kaybettiğini ortaya koysa da aşırı kiloların verdiği zarar bu sayıyla sınırlı kalmıyor. DSÖ'nün raporunda diyabet hastalığının yüzde 44'ünün, kalp hastalıklarının yüzde 23'ünün ve çeşitli kanser türlerinin yüzde 41'e varan bölümünün obezite ile ilişkilendirildiği belirtiliyor. Bir başka deyişle, tek başına ölüm nedeni olan obezite, “dolaylı yollardan” da insan hayatına mal oluyor.

Kişinin vücut ağırlığının, metre cinsinden boyunun karesine bölünerek bulunan beden kitle endeksinin 30 ve üzerinde çıkması olarak tanımlanan obezite, son 20 yılda özellikle çocukları da tehdit eden bir soruna dönüştü. 5 yaş ve altındaki 43 milyon obez çocuğun varlığına dikkati çeken DSÖ, üye ülkelere, şişmanlıkla mücadele konusunda acil önlem alma çağrısı yapıyor.

ARTIK YALNIZCA ZENGİN ÜLKELERDE DEĞİL

Çocuklara yönelik çalışmaların hızlandırılması gerektiğini özellikle vurgulayan DSÖ'ye göre, çocuklukta başlayan şişmanlık, sadece yetişkinlikte şişmanlıkla sonuçlanmıyor, kilolu çocuklar soluma güçlüğü, kemiklerde kolay kırılma, hipartansiyon, insülin direnci ve psikolojik sorunlarla erken yaşta karşılaşmak zorunda kalıyorlar.

Obeziteyle mücadele konusunu “şişmanlık önlenebilir” prensibiyle ele alan DSÖ, yüksek gelir grubundaki ülkelerde karşılaşılan obezitenin, artık gelir grubuna bakılmaksızın yaygınlaştığına işaret ediyor ve üye ülkeleri özellikle sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivitenin artırılmasını teşvik eden programlar geliştirmeye davet ediyor.

DSÖ'nün raporuna göre, alınan enerji ile harcanan enerji arasındaki dengenin bozulması olarak kısaca özetlenebilecek şişmanlama hızla artıyor. Çünkü dünya genelinde kalorisi yüksek, içinde katkı maddeleri bulunan ancak vitaminler yönünden zayıf yiyecekler artarken, bir yandan da şehirleşme, ulaşım olanaklarının iyileşmesi ve teknoloji, bireylerin fiziksel hareketliliğinin azalmasına neden oluyor.

Tütün ürünleriyle mücadele gibi, obeziteyle mücadeleyi de milenyum hedefleri arasına alan DSÖ, 2004 yılında Dünya Sağlık Kongresi'de “DSÖ Diyet, Fiziksel Aktivite ve Sağlık Global Stratejisi”ni kabul etti ve 2008-2013 yılları arasında uygulanmak üzere “Eylem Planı” açıkladı. Plan, yerel ve ulusal otoritelerin, STK'ların desteğiyle, bireylerin öncelikle sağlıklı beslenmenin önemi ve yolları konusunda bilgilendirilmesini ve teşvik edilmesini amaçlıyor.

TÜRKİYE OBEZİTEYLE MÜCADELE EDİYOR

Sigarayla mücadelede DSÖ'nün gösterdiği hedefleri yakalama, gerekli düzenlemeleri hayata geçirme konusunda örnek gösterilen ülkeler arasında yer alan Türkiye, obeziteyle mücadelede kararlı olduğunu belirterek, 2011 yılını “Şişmanlık ve Hareketsizlikle Mücadele Yılı” ilan etti.

Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından ortak yürütülen çalışmalarla, başta sağlık eğitimi olmak üzere işyerlerinde ve evlerde bilinçli beslenmenin yaygınlaşması, sporun teşvik edilmesine yönelik önlemler ve düzenlemeler geliştiriliyor.

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün açıkladığı, 2014 yılına kadar geçerli olacak “Türkiye, Obezite ile Mücadele Kontrol Programı”, ülke genelinde başta çocuklar olmak üzere obezitenin artığı tespitini yaptıktan sonra, kısa, orta ve uzun vadede yapılması gerekenlere ilişkin yol haritası çiziyor.
Programın ön sözünde Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın şu ifadelerine yer veriliyor:
“Yapılan araştırmalar dünyada olduğu gibi ülkemizde de fazla kilolu olma ve obezite sıklığının giderek arttığını ve obezitenin özellikle çocuklarımızı ve gençlerimizi etkisi altına almaya başladığını göstermektedir.

Çağımızın en büyük sağlık problemlerinden biri olan obeziteden korunmada devlete ve bireylere farklı sorumluluklar düşmektedir. Devlet, obezite ile mücadeleye yönelik etkin ve yaygın politikalar geliştirerek, doğru bilgi kaynakları ve çeşitli imkânları sağlayarak toplumu ve bireyleri sağlıklı bir hayat tarzına teşvik etmeli, bireyler ise hizmetleri talep etmeli, devletin sağladığı imkanlardan yararlanmalı, yeterli ve dengeli beslenme ile düzenli fiziksel aktivite alışkanlığı kazandıkları bir hayat tarzını benimsemelidir.

Obezite ile mücadele, gerçekte pek çok hastalıkla mücadele demektir. Obezite, kalp damar hastalıkları, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, bazı kanser türleri, solunum sistemi hastalıkları, kas-iskelet sistemi hastalıkları gibi pek çok sağlık probleminin oluşmasına zemin hazırlamakta, hayat kalitesi ve süresini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu sebeple obezite ile mücadele etmek ülkemizin geleceği için son derece önemlidir.”

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Sağlık Sigortasına Başvurmayanlar Borçlu Sayılacak

Türkiye sosyal güvenlikte yeni bir döneme girdi. 1 Ocak'ta başlayan uygulama ile herkes sağlık güvencesine kavuştu. Ancak sosyal güvenlik kapsamında olmayanların bir an önce genel sağlık sigortasına başvurması büyük önem taşıyor. Aksi halde gelirlerine bakılmaksızın yüklü miktarda borç çıkarılacak.Son yıllarda sağlıkta dönüşüm programı çerçevesinde birbiri ardına radikal uygulamaları hayata geçiren Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Sigortalar Kurumu, Cumhuriyet tarihinde bir ilke imza attı. Yeni uygulama ile nüfusun tamamı sağlık güvencesi kapsamına alındı. Önceki günden itibaren 74 milyon nüfus, artık zorunlu genel sağlık sigortalısı oldu. Kişilerin kendi isteğine bakılmaksızın tamamı, genel sağlık sigortası kapsamına alındı. Hiç kimse 'ben devletin sağlık güvencesini istemiyorum' deme hakkına sahip değil. Sosyal güvencesi olmayanların genel sağlık sigortasına başvurması zorunlu. Bu kapsamda 1,7 milyon kişi var. Bu kişilerin bir ay içinde başvuru yaparak genel sağlık sigortalısı olması gerekiyor. Aksi takdirde ailedeki her kişi için aylık en yüksek tavan olan 212 TL prim borcu çıkarılacak. Bu bir kereye mahsus da olmayacak. Her ay aynı prim borcu işlemeye devam edecek. Bu nedenle sosyal güvencesi olmayanların bir an önce genel sağlık sigortasına başvurması gerekiyor. Kimin sağlık primi ödeyerek kimin prim ödemeden sağlık hizmeti alacağına karar verilirken ailenin gelirine bakılacak. Ailedeki kişi başına geliri asgari ücretin üçte birinden az olanların primini devlet ödeyecek. Hazine'nin üstleneceği sağlık primi ile bu kişiler, tıpkı sigortalılar gibi sağlık hizmeti alacak. Kanuna göre ailedeki kişi başına gelir 295 TL'nin altındaysa bu ailenin primini Hazine ödeyecek. 4 kişilik bir aile düşünüldüğünde eğer gelir 1181 TL'nin altındaysa bütün aile primi ödemeden sağlık güvencesi kapsamında olacak. Bu uygulama, özellikle yeşil kart sahibi de olmayan dar gelirliler için önemli bir fırsat sağlayacak.

Çalışırken işsiz kalanlar da bu imkandan yararlanıp sağlık hizmeti alabilecek. Sosyal güvencesi olmayıp geliri asgari ücretin üçte birinden fazla olanlar ise gelirine göre kademeli şekilde sadece sağlık primi ödeyip sağlık hizmeti alabilecekler. Öte yandan kişilerin gelirinin tespiti için detaylı bir inceleme yapılacak. Gelir testi ismi verilen bu uygulama ile kimlerin ücretsiz sağlık hizmeti hakkından yararlanacağı tespit edilecek. Gelir testini Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesindeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları yapacak. Gelir testi yapılırken 13 kurumdan 28 sorgulama yapılarak bir kişinin geliri belirlenecek. Nüfustan, TÜİK'ten, SGK'dan online bilgiler alınacak. Tapu kayıtlarına bakılacak. Bu sorgulama sonucu kişi başına geliri asgari ücretin üçte birinden az olanların sağlık primini Hazine ödeyecek. Bu sorgular 3'er aylık dönemler halinde otomatik olarak, kişilerin müracaatına gerek kalmaksızın yapılacak. Bu sorgulama sonucunda kişinin geliri artmışsa sağlık primi ödemeye başlayacak. Azalmışsa da primini Hazine ödemeye başlayacak.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

2012'nin Sağlıklı Beslenme Formülleri



Kilolardan kurtulmak için öldürücü diyetler yapmaya gerek yok! Yeri geldiğinde makarna yiyerek de fazla kilolarınızı verebilirsiniz. Yeni beslenme trendleri, diyet yanlışlarının üzerine sünger çekmeye kararlı...
Fazla kilolarını vermek için sürekli diyete girip iki gün sonra vazgeçen insanların sayısı hiç de az değil. Ünlü beslenme uzmanları, zayıflamak için kendinizi şartlamamanız gerektiğini belirterek, yenecek gıdaların sağlıklı olmasına özen göstermenizi öneriyor. Diyete sadece kendi isteğinizle başlamanızın önemini vurgulayan diyetisyenler, "Zayıflamak için kendinize söz verin. Stresten uzak durmaya özen gösterin. Kesin kararlı olarak başladığınız diyeti sonuna kadar götürebilirsiniz" diyor.

FAYDASI KANITLANMIŞ GIDALARA AĞIRLIK VERİN 
SELAHATTİN DÖNMEZ / Beslenme ve Diyet Uzmanı
Ben 'fonksiyonel beslenmeyi' önemsiyor ve kesinlikle yasak koymadan besinlerin kanıtlanmış hastalık koruyucu etkilerinden faydalanarak; danışanlarıma kişisel beslenme planları hazırlıyorum... Sizlere de, 2012'de bu yiyecekleri daha fazla tüketmenizi öneriyorum:

İLAÇ NİYETİNE TÜKETİN
SOĞAN VE SARIMSAK:
Kolesterolü düşürür, tümör oluşumunu engeller, kanser yapıcı maddeleri zararsız hale getirir. Salatalara çiğ olarak ve ince ince doğranmış şekilde eklenmelidir. Pişirildiklerinde ise aktif bileşenleri kaybolmaktadır. Günlük beslenmenizde; bir adet soğan, iki diş sarımsak ve yarım pırasa yeterlidir.
KETEN TOHUMU: Kolon, meme ve akciğer kanseri riskini azaltır, kalbi korur. Günde bir yemek kaşığından fazla kullanılması gerekmektedir.
SOYA FASULYESİ: Kemik yoğunluğunu artırır, kansere karşı korur. LDL denilen kötü huylu kolesterolün kandaki seviyesini azaltarak kalp sağlığını destekler. Bu nedenle günde 40 gram, yani yaklaşık dört yemek kaşığı haşlanmış soya fasulyesini salatalara eklemek yeterlidir.
 
KOLESTEROL DÜŞMANLARI
 

YULAF: İçeriğindeki beta glukan ile kalbi korur. Ekmek olarak öncelikle yulaf ekmeğini tercih etmek ve her öğünde bir dilim yemek, bu bileşenin vücuttaki etkinliği için yeterlidir.
KIRMIZI VE SİYAH ÜZÜM: İçerdiği polifenolik bileşikler ile LDL kolesterolün hızla düşmesini sağlar. Bir kase taze üzüm veya bir su bardağı üzüm suyu tüketmek sağlıklı beslenmeyi destekler.
ET VE SÜT: Yağsız kırmızı et ve az yağlı süt; düzenli tüketildiği zaman vücuttaki yağ dokusunu azaltıp kas yoğunluğunu artırmaktadır. Bir avuç içi kadar ince yağsız kırmızı et ve iki su bardağı yağsız süt yeterlidir.

SEÇİM YAPAKEN YEDİ ENERJİ RENGİNE ÖNCELİK TANIYIN
DR. ENDER SARAÇ / Beslenme ve Diyet Uzmanı

Yeni yılın ilk günlerinde, kesin bir karar verin. Aynanın karşısına geçin, kendinizle göz temasında bulunun ve bedeninize iyi mi, kötü mü davrandığınızı hissedin. 2012'nin; toksinlerinizden kurtulacağınız, ruhsal ve bedensel olarak daha sağlıklı olacağınız ve bilinciniz daha yükseleceği bir yıl olacağını imgeleyin.
Renklere göre beslenin! Gıdalarınızı, yedi enerji merkezine ve onların renklerine göre (kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, mor, eflatun) ayarlayın. Yemeğin de bir enerji olduğunun bilincine vararak sofraya oturmadan önce nefes alın. Mümkünse, dua edin ve yemek bittikten sonra teşekkür edin.
GDO'lu gıdaları, mevsim dışı turfandaları, ağır yağlı kızartmaları, beyaz un ve beyaz şekeri daha az tüketin. Koruyucu katkı maddeli ve elektromanyetik kirliliğe maruz kalan gıdalar da beslenme düzeninizde yer almamalı.
Önümüzdeki aylarda, Türkiye'de sağlıklı fast food dönemi başlayacak. Artık çocuğunuzla sağlıklı hamburger yiyebileceksiniz. Şişmanlatmayan tatlılar, kabızlığa karşı kek, cinsel gücü artıran salatalar tüketebileceksiniz.STRESTEN UZAK DURUN
Lokmaları oturarak, yavaş ve küçük lokmalar halinde çiğneyin. Yemek sırasında stres verici faaliyetlerde bulunmayın. Bir yemeği bir kereden fazla buzdolabına sokmayın; tekrar tekrar ısıtmayın.
Yemeğin yağını, piştikten sonra ekleyin ve kavurmayın.
Yemek sonrası tatlı tüketmemeye özen gösterin.
Evde reçel, domates kurusu, turşu, pestil, peksimet, ekmek ve yoğurt yapmaya başlayın.

TATLI VE MAKARNA ÖZLEMİ DİYETİ YARIM BIRAKTIRIYOR
BANU KAZANÇ / Beslenme ve Diyet Uzmanı

KALORİ YANILGISI: Diyette en çok yapılan hatalardan biri, düşük kalorili yiyeceklerin masum olduğunu düşünmektir. Sağlıklı besinler aslında düşük kalorili değildir. Pek çok sağlıklı besinin kalorisi yüksek olabilir ama içerikleri kalitelidir ve tokluk hissi yaratırlar.

HATALAR ÇÖPE
ŞARTLANMAYIN:
Çoğu insan, diyet yaparken makarna ve tatlıdan uzak durmaları gerektiğini düşünür. Bu şartlanma ise diyette sürekliliği engeller. Böyle düşünenler bir süre sonra diyeti bırakabilir. Yeri geldiğinde makarna da yiyin...
DOĞRU ALIŞVERİŞ: Sağlıklı beslenme, sağlıklı alışverişle başlar. Bunun için de mutfağınıza, alışveriş listenizi yazabileceğiniz bir not panosu asın. Yemek istediğiniz sağlıklı gıdaları aklınıza geldikçe bu panoya yazın. Sonra da markete gidip alın...
HATA LİSTESİ: Diyetinizi nelerin sabote ettiğini ortaya koyacak bir hatalar listesi oluşturun. Ara sıra hedefleriniz şaşabilir ama önemli olan farkındalıktır. Hatalarınızı bir kağıda yazıp onu çöpe atarak onların esiri olmaktan kurtulun.
DÜZENLİ UYUYUN: Günlük uyku zamanı, 7-8 saat arasında olmalıdır. Fazla uyumak kadar az uyumak da kilo almanıza neden olur. Stres de insanların her zamankinden fazla yemesine zemin hazırlayabilir. Stresinizi azaltmaya çalışın.

KARAKTER YAPINIZA UYGUN BESLENMEYE ÖZEN GÖSTERİN
TAYLAN KÜMELİ / Beslenme ve Diyet Uzmanı

Diyette olmak çoğunlukla sadece fikir olarak bile yorucu bir şeydir. Uğruna acı çektiğiniz bu süreci 2012'de de başarıyla sonuca ulaştırmak için size vereceğim dört önemli ipucuna dikkat edin...

KENDİNİZE SÖZ VERİN
KİŞİLİK ETKİSİ:
Kilo vermeye çalışırken kişiliğinize göre hareket edin. Kişilik, yiyeceklere yönelimlerimizde doğrudan rol oynar.

Eğilimlerinizi bilemek, sizi kendi zaaflarınıza karşı korumanın ilk adımıdır. Aceleci bir yapıdaysanız; elinizin altında duran ve bir çırpıda ağzınıza atabileceğiniz şeyleri kendinizden uzaklaştırın. İnatçı bir kişiliğe sahipseniz de; diyetten başarıyla çıkacağınızdan endişeniz olmasın.
KARARI SİZ VERİN: İş değiştirmek üzere veya dikkatinizi dağıtacak türde geçiş dönemlerinin arifesindeyseniz; diyete başlamayı erteleyin. Çözülmemiş uzun vadeli kişisel sorunlarınız da kilo kaybetmenizi doğrudan etkiler. Hazır olduğunuzu kendinize her anlamda taahhüt etmelisiniz. Birileri istedi, baskı yaptı, sizi zorladı diye değil; ihtiyacınız olduğuna karar verdiğiniz zaman diyete başlamalısınız. Hazır olana dek, ihtiyacınız olan sabrı kendinize gösterin. En önemlisi, kendinizle sözleşin... Çünkü insanın kendisine verdiği sözü tutması kadar nefis bir şey yoktur!

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Fıtık Olmamak İçin Yapılması Gerekenler


Halk adında fıtık olarak bilinen hastalık aslında omurga da ki yuvarlak kısımlarının  içinde bulunan jel taşma yaparak fıtığı meydana getiriyor...Onun için yapılan hareketlere dikkat etmeliyiz.
Vücut ağırlığının yüzde 15'inden fazla ağırlık kaldıranlar; bel ve boyun fıtığı tehdidiyle karşı karşıya! Fizik Tedavi Uzmanı Dr. Ali Şahabettinoğlu, korunmak için şu önerilerde bulundu:
"Çocuğunuz 10 kilodan ağırsa onu kucakta taşımayın. Üç kilodan ağır poşetleri taşımayın veya iki kolda eşit miktarda bölün. Çantalarınıza fazla yük koymayın. Tüm bu taşıma işlemleri sırasında ağırlığı kavramak için doğru pozisyonda eğilin ve kalkın. Kucağımızda çocuk varken, çorba karıştırmak ya da telefonla konuşmak gibi aktiviteleri aynı anda yapmaktan kaçının."

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Sağlık Nedir?

Sağlık, sadece hastalık ve sakatlık durumunun olmayışı değil kişinin bedenen ruhen ve sosyal yönden tam bir iyik halidir. Yaşayan bir organizmada, organizmanın dengede olduğu bir durum olarak tanımlanabilir. Bu dengeli durumda organizmaya giren ve organizmadan çıkan madde ve enerji miktarı (organizmanın normal büyüme sürecinde kullanılan madde gözardı edildiğinde) yaklaşık olarak eşittir ve organizmanın hayatta kalma beklentisi vardır.Kısacası sağlık insanın en iyi oldugu durumdur.Bütün organlarının arıza vermeden çalışmasıdır.

Yaşam ya da hayat; biyolojik açıdan, kimyasal reaksiyonlar veya bir dönüşümle sonuçlanan başka olaylar gibi bâzı biyolojik süreçler gösteren organizmaların bir özelliğidir. Organik maddeler gelişme ve üreme yeteneklerine sahiptir. Bâzı canlılar birbirleriyle iletişim ya da bildirişim kurabilirler ve birçok canlı iç değişimler geçirerek çevrelerine uyum gösterebilirler.Yaşam bir başka tanımla, canlılık niteliği taşıyan varlıkların yaşadıkları süre boyunca kazandıkları deneyimler ve yaşayımların bütünüdür. Yaşamın fiziksel bir özelliği negatif entropi ilkesine tâbî oluşudur.Yani kısacası yaşam insanın yaşamının aralıksız sürdürmesidir.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Domain Domain TOPlistTOPlist